Gözlerimizdeki ışıltı

Benimle bir fincan kahve içer misin?

Size bir fincan kahve içmeyi teklif eden birisine cevabınız ne olurdu? Önce kim olduğuna mı bakardınız? Peki hiç tanımadığınız birisi size böyle bir teklif sunsaydı ne yapardınız? Hem cinsiniz mi diye bakar karşı cinstense tereddütle mi yaklaşırdınız? Ya da bir ünlü mü, deli mi, kılık kıyafeti nasıl diye belki? Peki bütün bunları boş verip kaçımız bir yabancıyla bir fincan kahve içmek isteyip istemediğimizi düşünerek evet elbette ya da neden olmasın derdik?

Hayatta şekillere, kalıplara ve sorulara o kadar çok takılıp kaldık ki gerçekten ne istediğimizi görmekte zorlanıyoruz. İşin garibi hepimiz ‘mutlu olmak’ adına yığdığımız o mutlu eden bulutların ardından bakmaya, dahası görmeye çalışıp, çoğu zaman gerçek isteklerimize ancak bir duman yığınının ardından bakabiliyoruz.. Oysa ne yapmak istediğini bulan ve o şeyi gerçekten yapan insanlardan daha mutlu birini görmedim hayatta. İstisnasız herkesin mutlu olmak istediği bir dünya burası. Peki sorun nedir? Ne yapmak istediğimizi mi bilmiyoruz? Yoksa yeteri kadar cesur mu değiliz?

Yazar Ahmet İzgören’in dinlediğim bir konuşmasında yazar, “Hayat amacı ne işe yarar derseniz, hayat amacı insanın gözüne ışık getirir” diyordu. Bu cümle beni yaşamımda en çok etkileyen sözlerden birisi olmuştur. O günden beri bir şeyin birini mutlu edip etmediğini anlamak için o şeyden bahsederken gözlerinin ışıldayıp ışıldamadığına bakarım. Ve her defasında bu düşüncenin gerçek olduğuna şahit oldum.

Benim gözlerimin ışıldamasını sağlayan en değerli şeylerden biri, kelimelerin gücü. Bana göre kelimeler gücün sesle vücut bulan biçimi.. Eşim bir keresinde hayatta her zaman olumlu cümleler kurmak, soruları bile olumlu sormak gerektiği üzerine düşüncelerini paylaşmıştı. O bunun insanın yaşamını yönlendirdiğine inanıyor. Aslında itiraf etmeliyim ki, çevremizde duyduğumuz bütün o “pozitif olun” “pozitif düşünün” telkinlerinin çok daha ötesinde, eşimin kelimelere ve cümlelere olan bu inancına derin bir saygım var. Çünkü onun kelimelere ve kelimelerin gücüne gerçekten değer verdiğini gördüm. Kelimelerin, müziğin büyüsüyle bir araya gelerek dans edişini ve sonucunda ortaya çıkan inanılmaz etkiyi izlemesini seyrettim. Ve belki de en etkileyicisi, kelimelerin yokluğunda da onların anlattıklarına değer verdiğini gördüm. Yani sessizliğe..

Kelimeler bir yazar için tanrının elleri olmalı. Bir ressamın renkleri, bir müzisyenin ezgileri gibi.. Benim mesleğim yazmak değil. Ama yazmak ve kelimelerin gücünü hissetmek, bana gerçekten nefes aldığımı hissettiren ender bir değer. Çünkü bana göre yazmak, bir çocuğun kimsesiz masumiyetine vurulan  suskun bir acıyı dile getirmek demek. Ya da tüm dünyayı sırtlayabilecek kadar güçlü ve güzel bir duyguyu kelimelerle canlandırmak. Ya da kurgusal bir gerçekdışılıkta gerçeklikten izler aramak. Ve daha birsürü birsürü büyülü oluşum.. İçimde durdurulamayan bu yazma isteğine karşı koymamaya karar verdim. Çünkü yazmanın, gözlerimin  ışıldamasını sağladığını farkettim. Ve bilirsiniz, en büyük maceralar bile hikayenin başında kahramanın, beliren bir ışığı merak ederek onu takip etmesiyle başlar.

Hayatınızda sizin için değerli olan bir ışık var mı? Peki, bu şey gözlerinizin içinin ışıldamasını sağlıyor mu? Eğer öyleyse, ne duruyorsunuz! Şimdi, Şimdi, Şimdi!

 

One thought on “Gözlerimizdeki ışıltı

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s